bir avukatın isyankar zamanları

Merhaba,

Ben Avukatım. Serbest Avukat. Bağ-Kurlu Avukat.

Bu sıralar meslek hayatımı etkileyen bir kaç gelişme oldu peşpeşe, onlardan bahsedeyim.

***

Beraber çalıştığım meslektaşım Şubat ayında doğum yaptı ve şu an doğum izninde.

Tek başıma yetişmeye çalışıyorum işlere. Bir gün Bakırköydeyim, bir gün Çağlayanda, bir gün Kartalda. Mesai bittikten sonra da kalan işlerimizi yetiştirmek için geç saatlere kadar çalışıyoruz.

***

Bu da yetmez gibi doğumdan hemen sonra ofisimizi taşımak zorunda kaldık.

***

Taşınma öncesinde ve sonrasında yaşanan sıkıntıları az çok tahmin edebilirsiniz.

Mesela nakliye için tuttuğumuz adamlar taşınma sabahında gelmediler. Alelacele arkadaşlarıma haber verdim. Elemanlarla ve arkadaşlarımla ofisi taşıdık.

Taşınma öncesinde ve taşınma sonrasında yerleşene kadar 3 hafta neredeyse hiç çalışamadık. Neredeyse diyorum çünkü, mesela internet servis sağlayıcı “süper” şirket 15 günde ancak nakletti  internetimizi.

Telefonlarımızı bağlayan şirket bağladıktan sonra telefonlar tam 3 kez daha arıza yaptığı için tekrar tekrar geldiler. Toplamda ancak 2 hafta sonra telefonlarımız çalışır hale geldi.

Mesela elektrik servis sağlayıcı şirket kaçak (?!) elektrik kullanıyoruz diye bir anda elektriğimizi kesti. Alakasız şekilde kesilen bu elektriği açtırmak 3-4 günümüzü aldı. Bir de haksız yere kestikleri elektriği açmak için bi’ dünya ceza ödettiler.

Yan ofisten üçlü prizle elektrik çekip iptidai şartlarda iş yapmaya uğraştık.

Kısacası taşınma öncesinde 1 hafta, sonrasında 2 hafta çalışamadık. İşlerimiz hep aksadı.

***

Bu arada benim Eşim de hamile. Allah nasip ederse Nisanın ilk haftası bebeğimiz olacak. Bir ayımız bile kalmadı.

Evimiz küçük olduğundan evimizi de taşımak zorunda kaldık.

***

Bunların hepsi (eski ofisi toplama-yeni ofis tadilat- ortağın doğumu-yeni ofise taşınma- yeni ofiste yerleşme- eski evi toplama- yeni evin tadilatı – yeni eve taşınma – eşimin doğumu) 4-5 hafta içerisinde yaşanmış olacak.

***

İnsanın anasının babasının/eşinin dostunun yardımı olmadan bunların hiçbirini yapamaz inanın.

Hepsi sağolsun.

Ama bu süreçte anamın-babamın desteği kadar destek beklediğim bir yer daha var.

Aidatlarımızı her zaman kuruşu kuruşuna yatırdığımız , canımız ciğerimiz, tek meslek örgütümüz, AVRUPANIN EN BÜYÜK BAROSU İSTANBUL BAROSU.

***

Beraber çalıştığım meslektaşım doğum yaptığını ve doğum izninde olduğunu, ofis adresimizin ve ev adresimizin değiştiğini baroya bildirdik.

Bildirimlerimizi alan Baromuzun, üyelerinin ihtiyaç duyacağı bir anda “alo” demesi bile yetebilecekken Baromuzun bu konularda herhangi bir kaygısı/politikası yok.

***

En sıradan şirkette bile çalışanlar evini taşıdıklarında taşınma izni/yardımı alabilecekken, bir Avukat haftasonu taşınıp hazır ve nazır biçimde pazartesi işinin başında olmak ve duruşmalarına girmek zorunda.

Hakimlerin nezdinde Avukatlar DOLANDIRICI VE YALANCI olduğundan dolayı, hiçbir  Avukat “ofisimi taşıdım,duruşmaya katılamıyorum, mesleki mazeretli sayılmak istiyorum” diye duruşmasına mazeret bildiremez.

Hep bağlı çalışan Avukatların sorunlarından bahsederiz. Serbest çalışan Avukatların izin hakkı dahi yok.  ( Pardon unuttum serbest Avukatlara her zaman tatildi değil mi?)

Barosu Avukatına “Sevgili üyem sen ofisini taşıdın,neden taşıdın,nakliye buldun mu, paran var mı, yerleşebildin mi, bir şeye ihtiyacın var mı” diye sormaz.

Çocuk ve doğumla ilgili asgari ücretle çalışanlara dahi belli yardımlar ve katkılar sağlanıyorken, Barosu sadece doğum yapan kadın Avukatına bir kereye mahsus 1300 TL verir. Ha unuttum bir de Bakırköy adliyesinde kreş vardı değil mi ?

Ama Avukat Bağ-Kur ödemelerini dahi yapamıyor ise, sağlık güvencesi dahi olmaz. Parasını ödemeden hastaneye dahi gidemez. TBB-SYDF istediği kadar özel hastaneler ile anlaşmalar yapsın.

***

Yanlış anlaşılmasın ben daha dün başlamadım bu mesleğe. Neredeyse 10 yıllık emeğim var bu işe. Ama mesleki anlamda, maddi ve manevi olarak en zor dönemlerden birini geçiriyorum/geçirmeye çalışıyorum. Kısacası bir meslekte, meslek örgütünüze en çok ihtiyaç duyduğunuz zamanda ortalıkta kimse yok.

Ülke ekonomisindeki gerginlik herkesi olduğu gibi serbest çalışan Avukatları da etkiliyor.

***

Her yıl yüzbinlerce lira duhuliye ücreti toplayan Baromuz, Her yapıştırdığım Baro Pulundan pay alan Baromuz, hakettiğim adli yardım ücretinden bile kendine pay alan Baromuz, her yıl aidatları toplayan Baromuz ihtiyaç duyduğu zaman üyelerini yanında olamıyor.

Zaten olmak gibi bir çabası da yok. Galiba en acısı da bu.

Baromuz bir çok konuda proje/politika üretirken üyeleri ile ilgili proje/politika üretmekte yetersiz maalesef.

Üyelerini ayakta tutmak/destek olmak için pek kafa yormayan Baromuz düzenli aralıklarla Küba’ya gezi düzenlemeyi akıl ediyor.

Baromuz şunu unutmasın ki, Üyeleri varsa kendisi var. Üyesine faydası olmayan Baronun varlığının da bir önemi yok.

Meslek onuru her an hiçe sayılırken, her ruhsat töreninde “biz toplum önderiyiz” demek üyelerin derdine derman olmuyor.

Avukat adaletin şamaroğlanı olmuşken-hakim/savcı/polis/adliye memuru/özel güvenlik görevlisi ve dahi kamu hizmeti verdiğimiz toplumun kendisi tarafından sistematik olarak aşağılanıp, tahkir edildiğimiz sürece- beylik lafların hiçbir önemi yok. (Üstelik kabahatin bir kısmı da bizdeyken)

Şimdilik her şehirde tek baro var. İlerde bu durum değişirşe her şey altüst olabilir. (Bu başka yazının konusu.)

Avukatı yaşat ki Baro yaşasın. Avukatı yaşat ki, Avukat Hukukun sigortası olsun.

Alınteri ile ettiği yemine sadık kalarak çalışan tüm meslektaşlarıma sevgi ve saygı ile..

13437342_1131424380232977_1043921337_n.jpg