15 yıl sonra aynı filmi tekrar izlemek

20130812-010619.jpg

“ve tanrı sekizinci günde corcu yarattı ve iyi bir sey yapmış olduğunu gördü.”

bu filmi ilk izlediğimde sene 1998-1999
olmalıydı muhtemelen 1999.
annem ile birlikte izlemiştik.
Vestel 72 ekran televizyonumuzda izlediğimize göre sene 1999 olmalı.
1999 ilk zamanları.

gece vaktinde izlemiştik tıpkı bugünkü gibi. el ayak çekildikten sonra.
izleyip asla unutmadığım filmlerden biridir sekizinci gun.

ve bugun tıpkı 14 sene önceki gibi bir gecede tesadüfen ekranda görüp annemle yine aynı filmi izledik.

ben zam yaparken tam
su kare vardı ekranda

20130812-013516.jpg

başladık anında izlemeye.
georges ve harry’nin temiz hikayesini.

15 senede neler değişmişti.
filmi izlerken bir yandan da bunu düşündüm.
bir kere herkes 15 sene daha yaşlıydi.
herkesin hayatı cok değişmişti.
ne cok değişmişti.

değişmeyen pek cok sey de vardı.

mesela annem yine film boyunca uyukladi.
yine film bittikten sonra televizyon karısında uyumaya devam etti.
ben yine sessizce televizyonu kapattım ve yatmaya gittim.

bu filmi ilk izlediğimden sonra bugüne kadar hiç izlemedim.

ama filmin içindeki saf sevgi o kadar güzeldi ki asla unutmadım.

gördüğüm her vert renkli arabanın bana bu filmi hatırlatması bu yüzden.

kısacası..

aile güzeldir.
aileyi büyütmek daha güzeldir.

iü merkez kütüphane

istanbul Üniversitesi merkez kütüphanesi yıkılıyor.

yerine yenisi yapılacak.

merkez kütüphane cok eski degil.
1985den beri hizmet vermekteydi.

fakat defaatle tamir tadilat boya badana geçirdi.

hatta bu yil tuvalet yetersizligi sebebiyle yeni tuvaletler yapildi.

bu kutuphaneyi severim.
kütüphanenin özgün ve farklı bir mimarisi var.

en cok sevdiğim yani bu kütüphanenin masaları. inanılmaz geniş ve sağlam. ve sadece iki ayağı var.

burdan yeri gelmisken yetkili abilere sesleniyorum.
inşaat yüzünden bu masaları atacaksanız atmayın!
rica ediyorum birini bana hibe edin. evde yemek masası yapacam.
ferzan ozpetekin filmlerindeki dev yemek masası hemde!
rica ediyorum.

kutuphane masalarina yemek icin rahat rahat otursak 12 , sıkışırsak 16 kişi cok rahat sığar.

hem bunca yıldır aramızda bağ oluştu. nolur bi masadan sayın rektör ?
kac senedir harç veriyorum hem.
herkesin harcını kaldırdı sayın başbakan ama okulu uzattik diye ben hâlâ harç veriyorum.

ben niye merkez kutuphanesine geliyorum peki?
kendi fakültemin kütüphanesi şişirilmiş fakulte kontenjanı sebebiyle sonra yollarda kullanılmaz hale geldi.

ne zaman gitsem yer yok. sabah 8 de yer tutma adeti türemiş.

(bir de her sene yapılan ve en az 2 ay suren geleneksel tadilatları unutmamak lazım)

zira 2007de 400 öğrenci alan fakülte bugün her yıl 1400 öğrenci alıyor.

iuhfde bugun 7000 öğrenci var.

amfiler yetmiyor ki kütüphane yetsin.

neyse bu ayrı bir konu.

iste bu noktada merkez kütüphane imdadımıza yetişti.

merkez kütüphanenin bir yani Beyazıt meydanına açılır bir yanı ordu caddesine.
(ordu caddesi divanyolunun devamıdır.)

merkez kütüphanenin tam karşısında il kütüphanesi yer alır.

il kütüphanesinin önündeki bizans sütunlarının parçaları pek cok kişi farketmese de yıllardır bir acikhava müzesi gibi orada durur.

merkez kütüphane ne kadar özgün de olsa , artik, altyapi, enerji verimliliği yetersizligi, sürekli tadilat istemesi gibi konulardan dolayı çağdaşı yapılarla mücadele edemiyordu.

üniversite yönetimi yenisini yaptırmaya karar vermiş.

şimdiki kütüphane ordu caddesinden kopuk. zemini caddeden bir metre kadar aşağıda ve etrafina duvarlar örülmüs.

bu durum cadde ile kütüphane arasındaki bütünlüğü azaltıyor.
yeni proje de buna dikkat edilmiş.

kısa zamanda baslanip kisa zamanda bitirilmesi dileğiyle.

20121218-162224.jpg

20121218-162232.jpg